Çarşamba, Aralık 11, 2024

Özellikleri ve sorunları farklı olmasına karşın normal bireylere götürülen temel rehberlik hizmetleri özürlü bireyler için de geçerlidir. Ancak kişisel, eğitsel ve mesleki rehberlik alanlarında yapılan bazı değişiklikler özürlü bireylerin gereksinimlerini daha iyi karşılamaktadır. Özürlü bireylere götürülecek rehberlik hizmetlerinin temel işlevleri aşağıda belirtilmiştir.1. Özürlülerin “ ilgilerinin” ve “yeteneklerinin” geliştirilmesine yardımcı olacak ve bireyi bu doğrultuda en fazla çabayı göstermesi için güdüleyecek etkinlikler, geziler, grup tartışmaları, kişisel görüşmeler vb. başlatmak ve artırmak.2. Öğrenciye, “” geliştirerek özürlülük halini aşabilmesi, kendini gerçekleştirebilmesi ve tam işlev yapan birey dururmuna gelebilmesi için güdülemek, özendirmek ve bu yolda geri bildirim olumlu tepki alabileceği durumlar sağlamak.

3. Öğretim ve rehberlik hizmetleri arasındaki işbirliğini geliştirmek; özürlü öğrenciye eğitsel olanakları ve uygun yaşantıları, öğretmen-danışman-yönetici birlikteliğiyle sağlamak. Bu durum, öğretim programını, bireysel olarak özürlülerin gizil güçlerine uygun bir biçimde, esnek olarak ayarlamak öğretmenlerin öğretim yöntem ve tekniklerini geliştirmelerine yardımcı olmakla sağlanabilir.( Jordan ve Kith 1971)

4. Öğrencilerin verimini artırması için, normal sınıf çalışmaları dışında kendisine ek okuma, çalışma ve deneyim olanakları yaratmak.

5. Öğrencinin, benlik tasarımı, ve akademik başarısıyla tutarlı, kendini gerçekleştirebileceği bir eğitim programı hazırlamak.

REHBERLİK VE YÖNELTME

Çocuk eğitim kurumuna geldiği andan başlayarak çocuğun hangi sınıfayerleştirilmesi, seçimlik derslerden hangisini alması,bunlara bağlı olarak, bir üst okula sanata ve hayata mı yöneleceği, sanat ya da okul ise hangi okul veya hangi sanata yöneltilmesi gerektiği hususunda uygun karar verebilmesini kapsayan bir seri yöneltme söz konusudur. Yöneltmenin uygun ve geçerli olması yöneltilen çocuk ve yöneltilecek ders, okul, iş ve sanat, konuların nitelik ve taleplerini çok iyi bilmeye ve bunların birbirine uygun düşüp-düşmediklerini kestirmeye bağlıdır. Aynı zamanda bu uygunluğu çocuğun kendisinin fark edip, kararı kendisinin vermesi gereklidir.

Özel eğitim kurumunda çalışan rehberlik personelleri, özür grubu için geçerli ve yararlı olabilecek okul, iş ve meslekleri saptamalıdır. İlgili okuldaki özür grubunun yapabilecekleri ve özellikle yakın çevrede bulunan işleri ve meslekleri saptamalıdırlar. Bu okul, iş veye görevlere nasıl başvurulacağını, onlara nasıl girileceğini, aranan ve orada bulunan koşulların neler olduğunu gösterir bilgiler toplamalı ve özürlülerin bilgisine sunmalıdır. Yöneltmede bireyin nitelikleriyle iş ve mesleğin nitelikleri hakkındaki bilgilerden yararlanılmalıdır.

YÖNELTMEDE İZLENECEK İLKELER

Çocukların uygun şekilde yöneltilmeleri için dikkate alınması gereken hususlar aşağıda özet olarak belirtilmiştir:

1.     Yöneltmede, tavsiye yolu ile öğrencilere yön vermekten kaçınmalı, öğrencilerin kendi kendilerini yönlendirmelerine önem verilmelidir. Yöneltmede ana-baba, öğrenci ve öğretmenlerin sıkı bir işbirliği yapması ve öğrencinin kendisi ile iş ve meslekler hakkında bilgi edinerek, meslek tercihini kendisinin yapması esastır.

2.     Yöneltme, öğrencilerin yetenekleri, ilgileri, gereksinimleri, kararlı hale geldiği bir yaşta yapılmalıdır. Bu sekiz yıllık ilköğretimin sonları olan 14-15. yaşlar veya orta öğrenim dönemidir.

3.     Yöneltme, çocuğun bütün öğrenim hayatında gösterdiği başarılar, özellikler, ilgiler, yetenekler, kişilik özellikleri  ve özür durumu dikkate alınarak, çocuğun, ailesinin, öğretmenlerin, varsa çocuğa yardım eden iş öğreticisinin görüşleri alınarak danışman tarafından yapılmalıdır.

4.     Yöneltme yıllarında çocuklar çevresindeki işler, meslek okulları, meslekler ve gerekleri hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olmalıdırlar.

5.     Yöneltme yıllarında, yakın çevrede çocuklar için okul içinde ve dışında çeşitli işlerde çalışma olanağı sağlanmalı, birinci elden yaşantılar kazanmalıdır.

6.     Çocuklara iş ve çalışma ortamı ve koşulları hakkında bilgiler verilmeli, çeşitli işlere karşı çocukta ilgi uyandırılmalıdır.

7.     Yöneltme yıllarında çocukların görmediği, bilmediği, yakın çevrede bulunmayan işler, meslekler ve gidilecek okullarla ilgili bilgiler verilmeli, çeşitli işlere karşı çocukta ilgi uyandırılmalıdır.

8.     Özürlü çocukların yöneleceği işlerin toplumda uzun ömürlü olmasına dikkat edilmelidir. Kısa zamanda o işe ihtiyaç kalmaması halinde işsiz kalabilecekleri düşünülerek yöneltmede geçişi kolay veya uzun ömürlü işler tercih edilmelidir.

9.     Yöneltmede değişmeye açık olmalı, ortaya çıkan durumlarda,gerekirse iş ve meslek değiştirilerek yöneltme yeniden yapılmalıdır.

Özürlüler için rehberlik hizmetlerinin , temelde, onların deneyimlerini zenginleştirmeleri için ortam hazırlamak ve bu deneyimlerini çok yönlü değerlendirmelerini, kendileri için en uygun tercih, plan ve kararlara yönelmelerine yardımcı olmaktır.

ÖZEL EĞİTİM ALANINDA REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA

Özel eğitim alanında, rehberliğin amacı,bireyin, çevresini, içinde bulunduğu toplumu tanımasına, yeteneklerini en uygun bir şekilde kullanmasını ve geliştirmesini, karşılaştığı problemleri çözme ve en uygun kararları alma yeterliliğini kazanmasına, toplum içinde severek yapacağı bir iş sahibi olmasını sağlamaktır.

Özel eğitimde de rehberliğin yeri, normal eğitimdeki kadar önemli ve geniştir. Özel eğitimde rehberlik çocuğun özrünün farkına varıldığı, tanısının yapıldığı ve okula başladığı andan itibaren devamlı olarak “çocuğun kendisini” ve “ailesini” kapsayan bir hizmet alanı olarak düşünülmelidir.

Özel eğitimde rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri, duruma göre değişik kurumlar tarafından yerine getirilmektedir. Çocuğun devam ettiği okul bunların başında gelmektedir. Rehberlik merkezleri, hastane klinikleri, iş ve işçi bulma kurumu, rehabilitasyon merkezleri ile her özür alanı ile ilgili kurulmuş dernekler bu hizmeti yürütmeye çalışan kurumlar arasındadır. Fakat rehberlik, okulun görevleri arasında, ağırlık ve öncelik taşımaktadır. Rehberlik hizmetleri, genelde olduğu gibi , bilgi toplama; alıştırma; tanıtma; yöneltme; psikolojik danışma; değerlendirme ve izleme gibi hizmetleri kapsar. Aşağıda bu hizmetler özet olarak açıklanmıştır.

BİREYİ TANIMA VE BİLGİ TOPLAMA HİZMETLERİ

Psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinde başta gelen hizmetlerden biri çocuğun kendisi, çevresi, ailesi, iş ve meslek durumları hakkında bilgi toplamaktır. Tanımanın kapsamına çocuğa ve özürüne, diğer özelliklerine ve durumunlarına ilişkin bilgiler ile çevre, iş ve mesleklere ilişkin bilgiler, okullar ve bu okullara girebilmeye ilişkin bilgiler de girmektedir.

Özel eğitimde çocuğun özür ve problemlerine ilişkin bilgilerin toplanması önemlidir. Bu tür bilgilerin mümkün olduğu kadar ayrıntılı ve doğru olarak toplanması gerekir. Okul ya da sınıfta alınacak tedbirler, seçilecek yöntemler bu bilgilerin ışığı altında saptanacaktır. Onun için özürün türü, derecesi, meydana geliş zamanı, meydana geliş şekli, zaman geçtikçe özürde görülen olumlu ya da olumsuz gelişme ve değişiklikler, çocuğun aile bireylerinin özüre karşı tutumlarını ortaya çıkaracak bilgiler toplanmalıdır.

Çocuğun gelişim ve uyumunu etkileyecek aile ve çevreye ilişkin diğer bilgiler arasında, ailenin ekonomik, sosyal ve kültürel durumu, ailedeki çocuk sayısı, aile içinde aynı ya da ayrı türden özürlü kişi bulunup bulunmadığı, çocuğun aile içindeki yeri gibi bilgiler sayılabilir.

Psikolojik testler ve test dışı bireyi tanıma, ölçme araç ve tekniklerinden yararlanarak, çocuğun yetenekleri, becerileri, ilgileri,alışkanlıkları, genel sağlığı duygusal, sosyal gelişim ve uyumuna ilişkin bilgiler de toplanmalıdır.

Çocuk hakkında toplanmış bilgilerin ışığı altında çocuğa kendini tanıması için fırsat ve olanaklar hazırlanmalıdır. Çocuğu tanımak kadar, çocuğu kendisine tanıtmak da rehberlikte çok önemlidir. Özel eğitime muhtaç çocuk özürünün farkında olmalı, güçlü ve zayıf yönlerini tanımalı, gerçekçi bir benlik geliştirmeli ve kabullenmelidir. Gerek çocuk için, gerekse çevre, okul, iş ve mesleklere ilişkin bilgilerin tazelik ve doğruluğu sağlanmalıdır. Bunun için tanıma ve bilgi toplama sürekli bir iş olarak kabul edilmelidir.

DURUMA ALIŞTIRMA HİZMETLERİ

Çocuğun yeni durumlara, geldiği okula , sınıfa ve ortama, çevreye alıştırması, rehberliğin üzerinde önemle durması gereken konulardan birisidir. Yatılı okullarda alıştırma daha çok önemlidir. Çocuk için okul herşeyi ile yeni, değişik ve yabancıdır. Araçlar farklıdır. Malzeme farklıdır. Uyulacak yeme, yatma, çalışma ve genel yaşam kuralları farklıdır. Yeni ve farklı şeyler çocuğu tedirgin eder. Çocuğun ortama ve günlük yaşama uyum sağlayabilmesi için bu dönemin iyi planlanıp uygulanması gerekir.

Durumlara alıştırma hizmetleri, okulun ve yakın çevrenin, olanaklarını tanıma, iş ve çalışma olanaklarını tanıma gibi genişleyerek devam ettirilmelidir.

Rehberlik eğitimde yönetim ve öğretimle birlikte dengeyi sağlayan bir hizmet olarak görülmektedir. Bu, özel eğitim için daha geçerlidir denebilir.

Özel eğitimde rehberlik hizmeti yerine göre, değişik kurumlar tarafından yerine getirilmektedir. Nerede olursa olsun, özel eğitime muhtaç çocuğun kendisi, ailesi büyük bir rehberlik ihtiyacı içindedir. Yönetim bunu sağlıklı bir biçimde yerine getirmelidir. Bir fikir verebilir inancıyla okulda özel eğitime muhtaç Öğrenciye yönelik rehberlik, Özürlü çocukların ailelerine yönelik rehberlik biraz ayrıntılı olarak incelenecektir.

OKULDA ÖZEL EĞİTİME MUHTAÇ ÖĞRENCİYE YÖNELİK REHBERLİK

Özel eğitim programlarından birine yerleştirilmesi gereken çocuk için tamlama (Teşhis) çalışmalarının Önceden yapılmış olması gerekir.Çocuk

okula ya da sınıfa yerleştirildiğinde bu bilgiler varsa onların eğitim ve rehberlik amacıyla kullanılmak üzere değerlendirilmesi yapılmalıdır. Yok olan ya da eksik bilgilerin, tanıma hizmeti olarak, tamamlanması yoluna gidilmelidir.

Diğer ünitelerde değinilen «taramalar» özenle uygulandığında farkında olunmayan zedelenme ve yetersizliklerin ortaya çıkarılması ve erken önlem alınması mümkün olur. Özel eğitimde çocuğun özür ve özelliklerine ilişkin bilgilerin toplanması önemlidir. Bu tür bilgilerin mümkün olduğu kadar ayrıntılı ve doğru olarak derlenmesi gerekir. Okul ya da sınıfta alınacak Önlemler, seçilecek yöntemler, araçlar bu bilgilerin ışığı altında saptanacaktır. Onun için özrün türü, derecesi, meydana geliş şekli, zaman geçtikçe özürde görülen değişiklik, çocuğun ve ailenin, özre karşı tutumunu belirleyici bilgiler toplanmalıdır.

Özürlü çocuğun kendine, arkadaşlarına, ailesine tanıtılmasına özen gösterilmelidir. Özürlü çocuğun ve ailesinin durumu olduğu gibi kabul etmesini sağlamak özel eğitimin ve rehberliğin ilk adımıdır. Özürlü öğrenci sınıfa uygun anlatımla tanıtılmalıdır. Tanıtılma özürlü öğrenci tarafından, öğretmen tarafından yapılabilir.

Örneğin; sınıfta kekeme öğrenci varsa, bu öğrencinin dershanede bulunmadığı zamanda Öğretmen kekemeye gülmemelerini, alay etmemelerini, arkadaşlarının şimdiki konuşmasının böyle olduğunu fakat İlerde onun da düzgün konuşabilir hale gelebileceğini, ona gülmeden, sakin biçimde dinleyerek yardım ettiklerinde bu güçlüğü daha kolay yenebileceğini sınıfa anlatabilir. Diğer özürlüler için de buna benzer tanıtmalar yapılabilir. Öğretmen özürlü çocuğu özrüyle olduğu gibi kabul eder, sakin davranırsa sınıftaki Öğrencilere örnek olur.

Özürlü çevreyi tanıtma özür tür ve derecesine göre değişik yöntemleri kullandırmayı gerektirir. Kaynaştırma uygulamayan bir okula görme özürlü bir öğrenci alındığında dershaneyi, okulu tanıtma görenlerden biraz daha değişik olacaktır. Bazı araçları, eşyaları öğrenci eliyle yoklayarak tanıyabilir. Ona bu fırsat verilmeli ve yardım edilmelidir.

Özel eğitimde alıştırma Önemli bir rehberlik hizmeti olmaktadır. Bu yatılı okullarda daha önemli görülmektedir. Binanın, araçların, çalışma program) ve düzenlerdeki farklılıklar bir yana, akşamları önemli bir problem olmaktadır. Gündüz ders, oyun derken biraz oyalanabilen çocuğa akşam olunca bir gariplik çökebilir. Yorganı battaniyeyi başına çekip ağlayabilir. O bakmadan özel eğitimde rehberlik hizmeti çocuğun rahat bir uykuya gitmesini sağlayacak biçimde yürütülmelidir.

Dershane ve okulda fizik ortamın özre ve özürlüye göre düzenlenmesi, çocuğun derslikte uygun yere oturtulması, kuralların ona göre düzenlenmesi çocuğun gelişimini olumlu yönde etkileyici rol oynamaktadır.

Yöneltme ve hizmetlerinde özürlü öğrenciler için daha titiz davranmak gerekir. Bu titizlik özürlü öğrenci okula geldiğinde hangi sınıfa yerleştirilmesinden başlayıp, seçimlik derslerden hangisini alması, bu okul bitince bir üst okula mı, sanata mı, hangi okula, hangi sanata yöneltilmesine kadar uzanmalıdır. Eğer okul belirli bir özür grubu içinse, okuldan sonra o özür grubu için geçerli ve yararlı olabilecek okul, iş ve meslekleri saptamalıdır. Örneğin körler okulunda körlerin gidebileceği okulları, yapabilecekleri işleri, meslekleri saptamak gerekir. Bu okullara, iş veya görevlere nasıl başvurulacağını, oralara nasıl gidileceğini, aranan ve orada bulunan koşulların neler oldu-ğunu gösterir bilgileri toplamak gerekir.

Özel eğitime muhtaç çocukların, ailelerinin psikolojik danışma hizmetine gereksinimi normallere göre daha belirgindir. Özür türü ve derecesine göre bu belirginlik farklılık gösterir. Psikolojik danışmada kullanılan yöntemler aynı olmakla birlikte çocuk ve aileyle yapılacak görüşmede, danışmada normallerden farklı bilgiler yer alacaktır. Görme, işitme, konuşma, zekâ geriliği vb. durumlarda o konulara ilişkin bilgi sahibi olmak gereklidir.

ÖZÜRLÜ ÇOCUKLARIN AİLELERİNE YÖNELİK REHBERLİK

Ailede özürlü çocuğun oluşu aile içinde yeni bir durum yaratır. Aile bu durumda değişik tutumlara girer. Bu tutumlar ailenin merakından kaynaklanır. Bunlara bir bakalım.

Ailenin Merakı

Özürlü çocuğu olan aile çoğu kez başına gelen bu duruma bir anlam veremez. Problemi nasıl çözeceğini bilemez. Bu konularda bir çok yerlere başvurur. Bu başvurularda cevap aradığı bir takım sorular vardır. Bu soruların hepsine birden ailenin merakı diye bir başlık konulabilir. Bu sorular şöyle sıralanabilir. (Örnek olarak işitme yetersizliği alınmıştır.)

Durum ve problem nedir? Aile, İşitme yetersizliği olan çocuklarının gerçek probleminin ne olduğunu bilmek ister. Kendi basma buna bir ad koyamaz. Veya,o adı kendisi koymak istemez. Problem bir işitme yetersizliği midir? Yoksa bir dilsizlik mi? Yoksa bir zekâ geriliği mi? Bambaşka bir şey mi? Bunları bilmek ister. Öte yandan bu çocuğa sahip olmakla, bu çocukla ailenin gerçek problemi, derdi nedir? Onu bilmek, öğrenmek ister. Yukarda da değinildiği gibi herkes ayrı bir şey söylemektedir. Acaba eğitimci bu konuda ne der, onu da Öğrenmek ister.

Bu problem nereden kaynaklanmaktadır? Aile, bu çocuğun niye sağır olduğunu bilmek ister. Bu bir soy kovalayan durum mu? Babanın içki alışkanlığı mı, annenin hastalığı mı, beslenme yetersizliği mi, yoksa birlerinin dikkatsizliği mi çocuğun bu hale gelmesine sebep olmuştur, onu da bilmek ister. Bu konuda gerçek bilgiye sahip olmadan, ona inanmadan aile içindeki çekişme, suçlama bitmeyecektir.

Bu problem çözülür mü, yetersizlik düzelir mi? Hekimlik dilinde «prognoz» denen durum Özel eğitimde de geçerlidir. Aile, çocuklarının kulağının açılıp açılmayacağı, işitip işitmeyeceği, konuşup konuşmayacağı konusunda da meraklıdır. Eğitim kurumuna geldiğinde çocuklarının okuyup okuyamayacağı başka bir merak konusudur. Öğretmenle her karşılaşıldığında bu sorular sorulur.

Öğretmenden alınan cevapla yetinmeyip diğer eğitimcilere, yöneticilere aynı sorular yöneltilir. Verilen cevaplar kendi inançları ve dilekleri ile kıyaslanır.

nasıl düzenleyelim? Ailelerin bir başka merakı, aile içinde bu çocuk olduğuna göre, ne yapalım bunu kardeşlerine nasıl anlatalım, kardeşlerin bu çocukla ilişkilerini nasıl düzenleyelim, misafirliğe gidişte, eve misafir geldiğinde ne yapalım, çocuğu götürelim mi, gelen misafirin yanma çıkaralım mı, İlk kez karşılaşanlara durumu nasıl anlatalım, sokakta yürürken herkes çocuğumuza bakıyor, ne yapalım vb, soruların cevabını bulmaktır. Belki tıpkı yukarda verildiği gibi sorulmayabilir ama, aşağı yukarı aynı kapıya çıkan sorular sorulur. Bazen soru yerine kendilerinin tuttuğu yolu anlatır, bu yolun doğru olup olmadığı sorulur.

Okuması nasıl olacak? Çocuk bir okula, bir sınıfa yerleştirilmeden önce ve yerleştirildikten sonra da sürekli olarak karşılaşılacak sorulardan biri çocuğun «okuyup okuyamayacağı» ile ilgilidir. Buradaki okuyup okuyamama, öğretmenlerin anladığı anlamda okumayı söküp sökemeyeceği değildir. Ailenin merakı bu çocuk hangi okullarda, o okulların hangi bölüm veya dalında Öğrenimini sürdürmesi ile ilgilidir.

Evde, aile içinde çocuğa nasıl yardımcı olabilecekleri de bir başka merak konusudur. Evde tutulan yol anlatılır veya tasarlananlar söylenir, doğru olup olmadığı, olup olmayacağı sorulur.

Bu çocuğun geleceği nasıl olur veya bizden sonra hali nice olur? Ailelerin meraklandıkları konulardan biri de çocukların geleceğine ilişkindir. Eğitimine ilişkin soruların içinde buna kısmen değinilirse de, çoğu kez ayrıca sorulur. Öğrenimine devam ederse ne olur, edemezse ne olur, sonunda bir iş meslek sahibi olabilir mî, bir yuva kurabilir mİ, çocukları olur mu, olursa normal olur mu, çocuklarına bakabilir mi, onları eğitebilir mi türünden sorularla meraklarını ortaya atarlar. Yukarıda değinildiği gibi bir kısım aileler «Haydi şimdi biz yanındayız, başındayız, bizden sonra ne olur?» diyerek merak ve üzüntülerini dile getirmeye çalışırlar.

Başka çocuğumuz olsa acaba nasıl olur? Bir kısım aileler, özellikle ilk ve tek çocukları özürlü olanlarla, iki, üç özürlü çocuğu olan aileler başka çocukları olursa normal olup olmayacağını merak ederler. O konularda sorular sorarlar.

Ailelerin merakı, soruların soruluş biçimi, ailenin ekonomik, sosyal ve kültürel seviyesi ile çocuğun özrünün türü, derecesi, oluş zamanı çocuğun diğer yeteneklerinin belirginliği, daha önce gördüğü eğitim, terapi ile bu konularda kazanılan deneyimden etkilenir. Ama genellikle öğretmenden, eğitim kurumundan bazı meraklarını aydınlatmalarını ve kendilerine yardımcı olunmasını beklerler.

izlenecek yollar

Ailelerin yukarda açıklanmaya çalışılan tutum ve meraklarının ve eğitimine uygun hale getirilmesi önemlidir. Bu önem aslında yalnızca işitme engelli çocukların eğitimi için değil, genel anlamda her türlü eğitim için geçerlidir. Eğitim kurumlan ve öğretmenlere bu konuda düşen görevler üç kümede toplanabilir. Biri, aileleri bazı konularda bilgi ile donatmak; diğeri özel eğitim yöntemlerinde işbirliği yapabilir hale getirmek; üçüncüsü de rehberlik hizmetlerini yerine getirebilmektir. Bunlardan sonuncusunun ayrı bir bölüm olarak ele alınması gerektiğinden burada İlk ikisi üzerinde durulacaktır.

Aileyi İlgili Konularda Bilgiyle Donatmak

Ailelerde durumları ve seviyeleri dikkate alınarak çocuk gelişimi ve eğitimi işitme ve önemi; işitme yetersizliği, sebepleri, türleri, etkisi; işitme engelinin eğitimle ilişkisi ve bağlantısı konularında bilgi verilmesi yararlı olur.

Bilgiyle donatma yüz yüze ve uzaktan çalışmalarla yapılabilir.

Yüz Yüze:

Özel sınıflara devam eden öğrenci velileri, yatılı okula gündüzlü devam eden öğrenci velileri, okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden çocukların velilerine topluca düzenlenen programlarla eğitim yapılabilir.

Topluca programlarda konferanslar, paneller, açık oturumlar düzenlenebilir. Yine film gösterileri de yararlı olmaktadır. Şimdilerde video gösterme imkânı da doğdu.

Ailelerin problemlerini kendi aralarında tartışmaları, tecrübelerini birbirlerine aktarmaları da yararlı olur. Ancak bunun bîr bilenin yönetiminde yapılması gerekir. Toplantılarda eğitim teknolojisinin imkânlarından yararlanmak faydayı artırmaktadır.

Toplu programların dışında duruma göre ailelere ferdi programlar da düzenlenebilir. Bir aile için durumuna uygun programlar düzenlenir. Bu tür programlar genellikle okul öncesi çağda işitme engelli çocuğu bulunan ailelere, çocukları ile evde nasıl çalışacaklarını gösterme, okulda yapılan eğitim çalışmalarının evde nasıl destekleneceğim gösterme de yararlı olmaktadır.

Uzaktan:

Aile eğitimi çalışmalarının tümünü yüz yüze yürütmek her zaman için mümkün olmayabilir. Bizde öğrencilerin çoğunluğu yatılıdır. Okula okulun bulunduğu kent ve ilin dışından gelirler. Bu öğrencilerin ana babaları her zaman yüz yüze eğitim için bizimle beraber olamayabîlirler. öte yandan aynı kentte olan ailelerin yüz yüze eğitim için ayıracağı bol vakti olmayabilir. Öğretmenler de her zaman yüz yüze eğitim için vakit ayıramazlar.

Bu gibi durumlarda uzaktan eğitim tekniklerinden yararlanmak gerekir. Uzaktan eğitimde yararlanılabilecek belli başlı yollar: Mektup, broşür, kitap, radyo, TV. gibi yayımlardır.

Uzaktan eğitim yöntemi olarak mektup iki türlü kullanılır. Biri okulun bir küme öğretmeni ve uzmanların işbirliği ile velilerin seviye ve ihtiyaçları dikkate alınarak ders mektubu türünde hazırlanır, basılı veya teksirli olarak, ayırım yapılmaksızın tüm ailelere gönderilir.

Bu tür ders mektuplarının hazırlanmasında uyulması gereken kurallar vardır. Mektuplar, üniteler halinde düzenlenir, plânlanır. Ünitelerin kaleme alınmasında, aileler kendi başlarına okuyup ders çalışacakmış gibi hareket edilir. Yani bir engelli çocuğun ailesi bir ders mektubunu okurken yanında öğretmen ya da uzman olmayacaktır. Anlayamadığı yeri soracak birini bulamayacaktır. Ders, (mektup) ihtiva ettiği konuyu çok açık olarak anlatabilmelidir. Mektupların konuları bilgiyle donatma başlığı altındaki ek paragrafta verilenler olabilir. Okulun uzmanlarının ihtiyaç duyduğu başka konular da ele alınabilir.

Mektupların ikinci kullanılışı daha özel konular içindir. Sınıf öğretmeni yalnızca kendi sınıfını ve ailelerini ilgilendiren konuları kaleme alır ya da bir öğrencisinin ailesini ilgilendiren özel konuları mektupla işler.

Mektupla eğitimde ailelerden karşılık alma önemlidir. Mektupla işlenen konunun anlaşılıp anlaşılmadığı, anlaşılmayan hususların neler olduğunu eğitim kurumu bilmelidir. Bunun için gereken önlemler baştan alınmalıdır. Duruma göre mektupların sonlarında veya ekinde sorular, anketler bulunmalı aileler bunları doldurup eğitim kurumuna göndermelidir.

Broşürler ailelerin mektuplarından birini yazılı ve resimli olarak hazırlayıp dağıtılan eğitim materyalidir. Bazen okulu, alanı bir konuyu kamuya tanıtmak için de kullanılabilir. Aile eğitiminde kitaplardan yararlanılması gerekir. Böyle kitapların her okul yerine Bakanlıkça veya üniversitelerce hazırlanması daha iyi olur. Öte yandan okullar bu konuda ki kitaplardan ailelere tavsiye edebileceklerinin bir listesini yapmaları, birer örnek bulundurmaları yararlı olur.

Radyo ve televizyon programlan genel anlamda yararlanılabilecek yollardır. Ancak özel programlar hazırlanarak aile eğitimi yoluna da gidilebilir. Okullar bulundukları yerin bölge radyolarında program yapma imkânlarını aramalıdır.

Yatılı Okul Öğrencileri ve Aileleri:

Yukarıda da değinildiği gibi öğrencilerin çoğu yatılı okullarda eğitim görmektedir. Bu okullarda öğrencinin ana babası ile yüz yüze gelme ihtimali azdır. Bu ihtimali çoğaltmak okulların görevidir. Aile çocuğunu kaydettirmek için geldiğinde, tatillerde çocuğunu almaya gelince, tatil dönüşü çocuğunu getirince ya da çocuğunu sormaya gelince bunları fırsat bilip yararlanma yoluna gidilmelidir. Aileleri okulda, kentte misafir etme imkânı aranmalıdır. Onları bir araya getirip kümeler oluşturulabilir. Kümelere konferanslar verilebilir. Film, video gösterileri ve oyunlar yapılabilir. Tek tek görüşmelerde de gerekli eğitim ve uygulama bilgileri verilebilir.

Aileyi Özel Öğretim Yöntemlerinde İşbirliği Yapabilir Hale Getirmek

Yatılı öğrencilerin ara ve büyük tatillerde, gündüzlü öğrencilerin okuldan sonra her gün aileleri yanında geçirecekleri zamanda, aileler okula destek olmalıdır. Bunu sağlayabilmek için okulca, sınıfta kullanılan özel öğretim metotlarını ailelere açıklamak ve göstermek gerekir. Bu, mektup, video yoluyla sağlanabilirse de en tesirli yolu öğretmenin çalışmasını yerinde, gözlem odalarından, dersliklerden izleyerek gerektiğinde deneyerek kullanmalarını sağlamaktır.

Aileler çocukların gelişmelerini İzleme sorumluluğunu yüklenebilecek duruma getirilmeli, onlara izleme defteri tutturulmalıdır. Tutulan defteri ara sıra öğretmenle birlikte gözden geçirmelidirler.

Ailelere gerek eğitim, gerek diğer ilişkilerde öğretmen ve eğitimcilerin hoşgörülü, anlayışlı olması çok önemlidir. İşleri bize düştüğünde onlara sert davranmaktan sakınılmalıdır.

Kaynaklar:

Özsoy, Y., Özyürek, M., Eripek, S. (1998). Özel Eğitime Muhtaç Çocuklar Özel Eğitime Giriş. Karatepe Yayınları. Ankara.

Kuzgun, Yıldız (1995). Rehberlik ve Psikolojik Danışma. ÖSYM yayınları. Ankara.

Banner Content
Tags: , , , , , , , , , , , , , ,

Related Article

1 Comment

gamze Aralık 30, 2012 at 10:59 pm

ben iki yil sonrasinin psikolojik danisman adayi olarak ozel gereksinimli bireyler hakkinda ozurlu kelimesi yerine ozel gereksinimli veya yetersizlikten etkilenen gibi daha dogru ve bilincli kelimeleri kullanmaniz gerektigini dusunuyorum Cunku gunumuzde ozurlu farli sekilde kullaniliyor .ayrica takildigim kismin sadece kelimeden ibaret olmadiginin bilinc amacli oldugunuda belirtirim.bilgilendirmelerinize tesekkur

Leave a Comment




BİZİ TAKİP EDİN

PINTEREST

INSTAGRAM

LINKEDIN

YOUTUBE




reklam

Sosyal