REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA TÜRLERİ

Bireysel psikolojik danışmada ruhsal yardım yapabilecek ortamı oluşturup kaynaşmayı sağlamada oda, odanın düzenleniş biçimi ve oturuş da önem taşımaktadır. Danışanın, edineceği ilk izlenim ve etkiyi danışmanla birlikte, danışmanın yapıldığı yer oluşturmaktadır. Oda özel görüşmeye uygun oluca, konuşmaların dışarıdan duyulamayacağı bilinince güven sağlanmış olacaktır. Aşırı renkten uzak, yeterli eşya bulunan, rahatlatıcı bir döşeme düzenine sahip bir oda, iyi bir danışma odası sayılmaktadır.

 

1.        HİZMETİN VERİLDİĞİ BİREY SAYISINA GÖRE

 Belirli bir anda hizmetlerin sunulduğu bireylerin sayısına göre rehberlik hizmetleri:

1.1. Bireysel rehberlik ve psikolojik danışma

1.2. Grup rehberliği ve psikolojik danışma olarak iki grup altında toplanır.[1]

 

1.1.           BİREYSEL PSİKOLOJİK DANIŞMA[2]

Bu danışma biçimi,danışmanla danışanın yüz yüze sürdürdüğü ikili bir ilişki, ikili bir görüşmedir.

 

1.1.1.     Bireysel psikolojik danışmayı gerekli kılan nedenler:

Grupta psikolojik danışma etkili ve ekonomik ise de kimi durumlarda , bireysel psikolojik danışma zorunluluğu doğmaktadır.

1)      Sorunları çok ve karmaşık olan kişilerin, grupla psikolojik danışmadan gerektiği gibi yararlanamamaktadırlar.

2)      Gizliliğin önem taşıdığı durumlarda özellikle kişinin benliğinde önemli değişikliklere yol açabilecek nitelikteki test sonuçlarının bildirilmesi gerektiğinde psikolojik danışmaya baş vurulmaktadır.

3)      Kimi kişilerin grup içinde kendilerini denetleyemediklerinde.

4)      Cinsel davranış bozukluğu gösterdiklerinde.

5)      Kimilerinin gerçek duygu ve gereksinimlerinin bilincinde olmadıklarında.

6)      Kimilerinde ürkeklik ve dışa kapalılık gösterdiklerinde tanık olunmaktadır.

7)      Kendini sergileme ve ilgi çekme istekleri güçlü olan aşırı kuşkulu danışanlarla karşılaşabilmektedir.

 

            Bu gibi sorunlarda bireysel danışma zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Bu gibi durumlarda danışmaya katılmak isteyenlerin, önce bireysel danışmaya alınmaları; grupta psikolojik danışmaya katılabilecek düzeyde bir gelişme gösterdiklerinde, gruba katılmaları uygun görülmektedir.          

1.1.2.     Danışma Odasının Düzenleniş Biçimi ve Oturuş :

Bireysel psikolojik danışmada ruhsal yardım yapabilecek ortamı oluşturup kaynaşmayı sağlamada oda, odanın düzenleniş biçimi ve oturuş da önem taşımaktadır. Danışanın, edineceği ilk izlenim ve etkiyi danışmanla birlikte, danışmanın yapıldığı yer oluşturmaktadır. Oda özel görüşmeye uygun oluca, konuşmaların dışarıdan duyulamayacağı bilinince güven sağlanmış olacaktır. Aşırı renkten uzak, yeterli eşya bulunan, rahatlatıcı bir döşeme düzenine sahip bir oda, iyi bir danışma odası sayılmaktadır.

Danışmanla danışanın, bir masanın ilk yanındaki sandalyelerde karşılıklı oturmaları, danışan için duygusal güvenlik, rahatlık ve içtenlik içinde bir görüşme olanağı sağlamaktadır.

Gerçekte danışmana belli bir oturuş biçimi önerilemez. Bu konuda önerilecek iki dosyadan biri, danışanın yüzünü ışığın karşısına getirmemek; öbürü ise, danışman ve danışanın, benzer ve rahat koltuk yada sandalyelerde oturmalarını sağlamaktır. Bu hazırlıktan sonra danışma başlatılabilir. 

 

1.1.3.     Bireysel Psikolojik Danışma Sürecinin Aşamaları:

 

Psikolojik danışma süreci sırasıyla beş aşamada gerçekleşebilmektedir.

1.1.3.1.            Danışmayı başlatma ve amacı oluşturma.

1.1.3.2.            Psikolojik danışma sürecini tanımlama.

1.1.3.3.            Danışanın gereksinimlerini anlama ve açıklığa kavuşturma.

1.1.3.4.            Amaca doğru gelişimi sağlama.

1.1.3.5.            Pekiştirme ve planlama.

 

1.1.3.1 Danışmayı ve amacı oluşturma: danışman, bu ilk aşamada, danışmanın niçin yapılacağını açıklamaktadır. Gerek görürse danışmanın yeniden inceleme ve yeniden öğrenme süreci olduğunu belirtebilir. Böylece danışan, hangi amaçla çaba gösterebileceğini anlamış olacaktır.

 

Ondan sonra, danışanın, danışma isteğini belirtmesi beklenir. Danışman etkili bir dinleyicidir. Bu durumda ortamı, rahatça konuşabilecek duruma getirerek, güveni ve yakınlaşmayı sağlamak danışmanın görevidir. Danışman danışanın kendini anlatmada özgür olduğunu belirtecek hareketler yapmalıdır. Danışanın elini sıkıp adı ile seslenerek oturacağı yeri göstermeli, danışana nazik davranmalıdır. Böylece danışman, danışana kendisiyle , ilgilenmeye hazır olduğunu göstermiş olur. İlk konuşma önemlidir. Danışmanın korkuyu giderecek, “ Buzları çözecek “ konulardan yola çıkması uygun olmaktadır (Danışmanın adının anlamı). İki konuşma bir iki dakikayı geçmemelidir.

Başlatılan iletişim psikolojik danışmayla ilgili korkuyu dağıtmış ve ikinci aşamaya geçmeyi sağlamış olacaktır.

1.1.3.2. Psikolojik danışma sürecini tanımlama: İkinci aşamada, belirlenmiş olan amaca nasıl ulaşılacağı konusunda anlaşmaya varılmaktadır. Danışman, psikolojik danışmanın ne olduğunu özetlemekte ve rolleri açıklamaktadır. Yakınlığı, güvenin sağlanmasıyla birlikte, çalışma ilişkisi geliştirilmektedir. Böylece, düşünce ve duygu iletişiminin sağlanması için gerekli ortan hazırlanmış olmaktadır. Bu iki aşama ilk görüşmede geri bırakılmaktadır.

1.1.3.3. Danışanın gereksinimlerini anlama ve açığa kavuşturma: bu aşamada, danışanın sorununu niteliği, içeriği anlaşılmaya çalışılmakta ve çıkarılmaktadır. Bu ilişkide istenen davranışlar; danışanın kendini anlaması ve olduğu gibi kabul etmesidir. Danışandan istenmeyen davranışlar ise, çevrenin beklentilerine körü körüne boyun eğme; öz doğasını, benliğini yatsımasıdır.

1.1.3.4.  Amaca doğru gelişimi sağlama: bu aşamada danışan zorlandığı şeyin ne olduğunu anladıkça, düşüncelerini söylemeyi, duygularını ele almayı öğrendikçe gelişim gerçekleşir. Bu düzeydeki çabalar, danışma sona erene kadar sürdürülmelidir.

1.1.3.5. Pekiştirme ve planlama: Psikolojik danışma, kısa bir pekiştirme ve planlama tanışmasıyla sona erdirilmektedir. Bu aşamadaki çalışmalarla danışana, bu aşamada çalışan gelecekteki olası gelişmeleri, psikolojik danışma deneyiminden elde ettiği sonuçların dışında değerlendirebilme becerisini pekiştirmektedir. Kendine ilişkin bir iç görü geliştirerek bu doğrultuda planlarını uygulamayı sınamaktadır. Sonuçta da amaçlanmış olan kendisi ve dünyasıyla uyum kurma yeteneğini kazanmış olmaktadır. 

 

1.2.           GRUPTA PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK HİZMETLERİ[3]

 

Bu danışmayı danışman, grupta yüz yüze iletişimle gerçekleştirmektedir. Grupta psikolojik danışmada üyeler ( danışanlar ), zamanla öbür üyeler için birer danışman rolüne girmektedirler. Bu nedenle danışanların her bir grupta, danışmadan başka bir de arkadaşlarına karşı sorumluluk duymaktadır.

 

1.2.1.     Grupta Psikolojik Danışmayı Gerekli Kılan Nedenler

1)      Kişi bu danışmada, bir grubun üyesi olma, grup üyeleriyle birlikte olma, onlarca benimsenme, bağımsız olma duygusunu yaşama olanağı elde etmektedir.

2)      Kişi, grupta insanları daha iyi anlamayı öğrenmektedir.

3)      Başkalarının varlık ve olayları nasıl algıladıklarını görmektedir.

4)      Arkadaşlarıyla ilişki kurma, onlarla konuşma becerisini geliştirmektedir.

5)      Kişi kendinden farklı düşünen insanlara karşı saygılı olmayı öğrenme fırsatını elde etmektedir.

6)      Bireysel psikolojik danışmada kişi, danışmandan destek bulmaktadır. Grupta ise, kişinin daha çok arkadaş grubundan destek bulma olanağı vardır. Kişi, grupta ayrıca, danışma sürecine ağır ağır girebilme, tartışmalar sertleşince geri çekebilme olanağını elinde tutmaktadır. Böylece danışan, kendilerinin de aynı durumlarla karşılaştığına tanık olduğu kişilerle düşünce, duygu, değer ve sorunlarını daha rahat daha özgürce konuşabilmektedir.

7)      Grupta psikolojik danışmanın bir başka üstünlüğü de danışanın, danışmanla daha uzun süre bir arada kalabilmesidir. Benzer olarak, danışman içinde söz konusudur.

           

1.2.2.     Grupta Psikolojik Danışmanın  İlkeleri

 

Rehberlik ve psikolojik danışmanın ilkeleri, psikolojik danışmanın ilkeleri başlıkları altında verilmiş olan ilkelere burada da uyulmakla birlikte, bir de özellikle grupta psikolojik danışma sırasında uyulması gereken ilkeler vardır. Bunlar şöyle sıralanabilir.

Grup devingenliği (dinamizmi) oluşturulmalıdır; bunun için, gruptaki iletişime her üyenin katılımı sağlanmalıdır.

1)      grup üyelerine saydam olmaları, kendilerini benlikleriyle ortaya koymaları gerektiği açıklanmalıdır; kişi kendisine ve başkalarına ilişkin düşüncelerini söylediği, kanılarını belirttiği zaman kendini daha iyi anlatmakta ve kabul etmektedir.

2)      Hangi konu üzerinde çalışacağına, herkes kendisi karar vermelidir; her birey kendi sorunu üzerinde düşünmeye ve gerekli kararları vermeye özendirilmelidir. Her üyenin, başkalarına geri bildirim hakkı vardır.

3)      danışanlar, başkalarını değil,kendilerini üzerinde çalışmalıdır; herkes, “ben” diye başlamalı; her üye, oturduğu sandalyenin sahipliğini yapmalıdır.

4)      Bir kişinin karşılaştığı durumun ne olduğundan çok, kişinin o duruma ilişkin ne düşündüğü önemlidir. Grupta kişinin belli bir durumu nasıl karşıladığına, bu konuda neler duyumsadığına bakılmalıdır.

5)      Başkalarının duygularına kesinlikle saygı gösterilmelidir. Danışan, danışma sonunda başka kişilerin duygu, düşünce, görüş ve inançlarını da kabul edebilecek ve onları saygı ile karşılayabilecek bilince ulaşmış olmalıdır.

6)      Grup üyeleri, birbirlerine güvenmelidir.kişi, grupta arkadaşlarının  da sorunları olduğunu öğrenecek ve düzeltilmesini istediği kusurları olmasına rağmen, arkadaşlarınca kabul edildiğini görecektir.

 

1.2.3.     Psikolojik Danışma Grubunun Oluşturulması ve Danışma Süreci

 

            Psikolojik danışma grubu genellikle 6-10 üyeyle oluşturulmaktadır. Üyelerin yaşları, cinsiyetleri, eğitim düzeyleri ve ilgi benzerlikleri göz önünde tutulmaktadır. Kimi zaman karma gruplarda kurulabilmektedir. İyi bir grup, birbirlerini tanımayan kişilerle kurulmaktadır.

            Grupta psikolojik danışma; gürültüden uzak küçük bir odada genellikle haftada bir kez ve 60-90 dakika süren, toplam 8-10 oturumda gerçekleştirilmektedir. Gruba katılmada gönüllülük temel ilke olmakla birlikte, katılmak kararından sonra psikolojik danışma oturumlarında düzenli olarak devam zorunludur. Danışma, grubun kararıyla sona erdirilmektedir.

           

 

1.2.4.     Grupta Psikolojik Danışma Teknikleri

 

            Psikolojik danışma tekniklerinin yanı sıra grupta psikolojik danışmada şu tekniklerden yaralanılabilmektedir.

 

1.2.4.1. Tepki Kartları Kullanma: Üyelerden, bir soruna ilişkin tepkilerini, bir kağıda yazmaları istenebilir. Bu teknik üyeleri kendi duygu ve düşüncelerine yönelmeye alıştırdığı gibi , çekingen üyelerin de tepki vermelerini sağlamaktadır. İsteyenin, kartlarına ad yazmayabilecekleri söylenmelidir. Yazılanlar, gerek görülürse grupta da okunabilir.

1.2.4.2. Duygularını Anlatma: Danışanlardan, duygularını anlatmaları istenebilir. Bu konuda güçlük çekenlere yardım edilir. Örneğin; onlara, “sizi çok korkutan ( yada öfkelendiren ) bir durumu, bir yaşantınızı anlatmanızı istiyorum. “ denilebilir. Bu yolla kişi, duygularını ayrımsayacaktır.

 

1.2.4.3. Özgeçmişini Yazma : Danışanlara, özgeçmişleri yazdırılabilir.

 

1.2.5.     Grupta Psikolojik Danışma Sürecinin Aşamaları

 

            Psikolojik danışmada asıl amaç, kişide çekingen yada saldırgan davranışlar yerine, girişken davranışlar oluşturmaktır denebilir.

            Birey, kişilik geliştirirken birtakım davranış örüntüleri oluşturmaktadır. Bunun sonucunda, ağırlıklı olarak ya saldırgan ve çekingen yada girişken olmaktadır. Birey kimi zaman saldırgan, kimi zaman çekingen, kimi zaman girişken olduğu da görülebilir . saldırganlık ve çekingenlik öğretileceği gibi girişkenlikte öğretilebilmektedir.

            Davranışçılara göre davranışlar olumlu pekiştireçler sonucu edinilmektedir. Olumsuz pekiştireçlerse davranışı söndürmektedir. Rol yaptırma, rolü daha önceden öğrenme gibi yollarla kişiye girişkenlik öğretilebilmektedir. Bireylere kendilerini olduğu gibi anlatabilme becerisi, girişkenlik, davranış geliştirmeyi amaçlayan eğitim biçimiyle kazandırılmaktadır.

            Provalara konu olan davranışlar, genellikle gerçek yaşantılardan alınmakta ve duruma alıştırma tekniği uygulanarak basamak basamak gerçekleştirilmektedir.

            Saldırganlar “sen” dilini kullanmaktadırlar. “sen ne kadar tembelsin böyle!”,ve “ne kadar çok konuşuyorsun!” gibi , girişkenlerse “ben “ dilini kullanmaktadırlar. karşılarındakinin davranışından, niçin ve ne kadar rahatsız olduklarını onlara iletmektedirler; “radyonun sesini çok açmandan rahatsız oluyorum”gibi.

            Girişken olmayan kişi, kendini yadsımaktadır. Bu nedenle de istediği amaçlara ulaşamamaktadır.öfke ve kaygıyı yaşamaktadır.seçme hakkını başkalarına bırakmakta,duygularına karşı dürüst davranmamaktadır.

            Saldırgan kişi, istediği amaçlara, başkalarını kırarak ulaşmaktadır. Bir amaca ulaşmasıyla,girişken kişiye benzemekte;ancak,girişken kişi,duygularını tanımaktan ve karşısındakilere kırıcı olmadan iletmektedir. Seçimlerini başkasına bırakmayıp, kendisi yapmakta; kendine güvenmektedir. Başkaları için seçim yapmayı da aklından geçirmemektedir.

            Girişken kişi,ses tonuna ve yüz anlatımına dikkat etmektedir.dili duru ve akıcıdır. Dilinin durulduğu, özgüveninden kaynaklanmaktadır. Girişken kişi, karşısındakilerle göz göze gelmekten kaçınmamakta ; konuştuğu kişiden uzak durmamaktadır.

 

2.       Kurumlara göre psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri[4]

Psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinin ilk önce eğitim alanında bir ihtiyaç olarak duyulup hızlı bir gelişme gösterdiği; günümüzde ise, en yaygın uygulamaların yine eğitim alanında sürdürülmekte olduğu bilinmektedir. Öte yandan, eğitimdeki psikolojik danışma ve rehberlik kavram ve uygulamalarında görülen bu gelişmeler zamanla öteki kurumlarca da benimsenmeye başlamış; okullarda olduğu gibi, bu kez sosyal yardım ve sağlık kurumları ile, iş alanında ve endüstriyel kurumlarda da psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinden yararlanılmaya başlanılmıştır. Bugün okulların dışında bu kurumlarda da belirli programlar ve örgütler içinde profesyonel bir düzeyde psikolojik danışma ve rehberlik uygulamaları gelişmektedir.

            Eğitim alanının yanı sıra öteki kurumlarda da psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinin benimsenmeye başlaması bu hizmetlerin, verildiği kurumun niteliğine göre de türlere ayrılıp incelenmesini olanaklı kılmaktadır. Buna göre, hizmet verildiği kurumların birbirinden farklı niteliklerini esas alarak psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri eğitimde psikolojik danışma ve rehberlik, sağlık kurumlarında psikolojik danışma ve rehberlik, sosyal yardım kurumlarında psikolojik danışma ve rehberlik, endüstride psikolojik danışma ve rehberlik, gibi gruplar altında toplanabilir.

           

2.1.           Eğitimde Psikolojik Danışma ve Rehberlik

            Eğitim alanında okullarda olduğu kadar okullardaki hizmetleri bütünleştirici nitelikte bölgesel psikolojik danışma ve rehberlik birim veya merkezleri geliştirilmektedir. Böylece eğitim alanındaki psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri okul-dışı birim veya merkezlerle daha da güçlendirilmektedir.

1-     Eğitsel rehberlik

2-     Mesleki Rehberlik

3-     Kişisel rehberlik

 

 

2.2.           Sağlık kurumlarında psikolojik danışma ve rehberlik

Sağlık kurumlarında, özellikle psikiyatri bölümlerinde ve ruh sağlığı merkezlerinde psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri benimsenmekte; her gün artan sayıda medikal kaynaklı uzmanlarla medikal olmayan uzmanların yan yana aynı konuda hizmetlerini bütünleştirebildiklerini dikkati çekmektedir.

 

2.3.           Sosyal yardım kurumlarında psikolojik danışma ve rehberlik

Sosyal yardım kurumları arasında mediko-sosyal merkezlerde, yaşlılar huzur evlerinde ve öteki benzeri yardım kurumlarında rehberlik ve psikolojik danışma anlayış ve uygulamaları hızlı bir gelişme içindedir.

 

2.4.           Endüstride psikolojik danışma ve rehberlik

Her türlü gelişme endüstriyel kurumlarda, iş alanlarında, iş ve işçi bulma kurumlarında da izlenmektedir.

Kurumların birbirinden farklı nitelikleri bakımından psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinin programlanması, örgütlenmesi ve yaklaşım biçimlerinin belirlenmesi, kuşkusuz, kurumdan kuruma biraz değişik bir biçimde gelişebilir; ancak, temel anlayışların, kavram ve ilkelerin bütünlüğünde önemli ayrılıkların bulunmamamsı gereği yine akılda tutulmalıdır.

 

3.       ÖĞRETİM KADEMELERİNE GÖRE PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK     HİZMETLERİ[5]

 

Eğitim sistemleri türlü öğretim kademelerinden oluşmaktadır. Bilindiği gibi, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim eğitiminde belirgin öğretim kademeleridir. Okul türleri bakımında da bu öğretim kademelerinin kapsamı değişik göstermektedir. Ülkemizde halen uygulanan sisteme göre, genellikle, ilköğretim kademesini orta okullar, genel liseler, mesleki ve teknik liseler; yüksek öğretimi ise yüksek okullar ve üniversiteler oluşturmaktadır.

Öğretim kademelerinin kapsadığı okulların amaç ve özellikleri ile bu okullara devam eden öğrencilerin gelişim özellikleri önemli ölçüde birbirinden ayrılıklar gösterir.bu ayrılıkların psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinin sunuluşunda da kendini göstermesi doğaldır. Tek tek okul düzeyinde olmasa bile, öğretim kademeleri arasında meydana gelecek uygulama ayrılıklarına işaret etmek üzere eğitimde psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri, ilköğretimde (yada temel eğitimde) psikolojik danışma ve rehberlik, ortaöğretimde psikolojik danışma ve rehberlik, yükseköğretimde psikolojik danışma ve rehberlik olarak gruplandırılabilir.

Psikolojik danışma ve rehberlik uygulamalarında gerek ülkemizde gerekse batı ülkelerinde kaydedilen gelişmeler incelendiğinde, uygulamaların öteki öğretim kademelerine oranla ortaöğretim kademesinde daha yaygın ve yoğun bir düzeye eriştiği görülmektedir. Bu sonuç okulların ve öğrencilerin özellikleri bakımından psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerine en çok ihtiyaç duyulan öğretim kademesinin ortaöğretim olduğuna dikkati çekmektedir.

Yükseköğretim kurumlarında psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinin “öğrenci kişilik hizmetleri” genişliği içinde öteki kişilik hizmetleri ile birlikte örgütlendiği görülmektedir. Buna göre, yükseköğretim okullarında psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri, öğrenci kişilik hizmetleri arasında kayıt, kabul ve devam hizmetleri; yurt, yatılılık, kredi ve burs hizmetleri; sağlık hizmetleri ve sosyal yardım hizmetleri gibi öteki kişilik hizmetleri ile daha belirgin bir bütünlük kazanmaktadır.

İlköğretim okulları ile ortaöğretim okullarının bazı özellikleri ve bu okullara devam eden öğrencilerin gelişim ve gerçekleşim ihtiyaçları önemli ölçüde birbirinden ayrıdır. Bu durum psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinin sunulması, örgütlenmesi, hizmet alanları, uzman personel-öğrenci oranları, v.b. bakımından ilköğretim okulları ile ortaöğretim okulları arasında farklı uygulamaları zorunlu hale getirmektedir.

İlköğretim ve ortaöğretim okulları psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinin farklılaşmasını gerektiren unsurlardan bazıları şöyle özetlenebilir:

 

1.         Öğrencilerin gelişim ve gerçekleşim ihtiyaçları birbirinden farklıdır. İlköğretim okullarında psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri ile öğrencilerin bir bütün olarak  gelişmesine ve bazı sosyal beceriler kazanarak (sosyalizasyon) çocuğun kendine uygun bir yaşam biçimi geliştirmesine yardım etme esas alınır. Ortaöğretim okullarında ise öğrencilerin daha çok eğitsel, mesleki ve kişisel sorunlarının çözümüne yardım etmek esastır.

 

2.         Öğrencilerle kurulan ilişkinin biçimi ve yönü birbirinden farklıdır. Psikolojik danışma ve rehberlik uygulamalarında ilköğretimde çocuk velileri ve öğretmenlerle daha çok ilişki kurulur. Ortaöğretim okullarında ise bu ilişki doğrudan doğruya öğrenci ile kurulmaya çalışılır. Hizmetlerin sunuluşunda ilköğretim okullarında genellikle grupla ilişki kurma yaklaşımları benimsenirken ortaöğretim okullarında özellikle bireysel ilişki kurma yaklaşımları tercih edilir.

 

3.         Öğrencilerin psikolojik gelişim özellikleri önemli ölçüde birbirinden farklıdır. İlköğretim öğrencisi daha çok günlük yaşamla ilgili iken öğretim öğrencisi gelecek yaşamla ilgilenir. Öğrencilerin yüklendikleri sosyal roller, duygusal yaşamlar ve öğrenciler arası ilişkiler birbirinden çok farklıdır.

 

4.         Okulların eğitim programları birbirinden farklıdır. İlköğretim okullarında uygulanan programlar, genellikle, “kor programı” türünde ve “öğrenciden – hız – alan” (student-centered) türde programlardır. Ortaöğretim programları ise daha çok, “konudan –hız- alan” (subject-centered) türde programlardır. İlköğretim programları sadece bireysel ayrıcalıklara göre esneklik taşıyan genellikle tek tür programlar olduğu halde, ortaöğretim programlarında yatay ve dikey geçişler, ders, kurs, bölüm ve alt programlarla ilgili seçmeler artmaktadır.

 

5.         Okulların örgütsel nitelikleri aynıdır. Orta öğretim okullarında ders öğretmenliği, ilköğretim okullarında sınıf öğretmenliği yaygındır. Bu durum öğretmenlerin psikolojik danışma ve rehberlik uygulamalarında yüklenecekleri görev ve sorumluluklarda okuldan okula önemli farklılıklar getirmektedir. Öğretmenlerin öğrencilere ayıracakları zaman ve onları tanıma olanakları ilk öğretimden orta öğretime önemli farklılıklar gösterir. Öğretmen öğrenci ilişkileri çok farklıdır. Örgüt olarak günlük çalışma programları orta öğretimde daha katı, ama ilköğretim okullarında çok daha esnek bir biçimde düzenlenebilmektedir.

 

6.         Psikolojik danışma ve rehberlik uygulamalarında kullanılan yöntemler, araçlar hizmetlerin alanlara göre tür ve yoğunlukları birbirinden farklıdır. Kullanılan yöntem ve araçlardaki farklılıklar öğretim kademeleri arasındaki nitelik ayrılıklarının doğal bir sonucudur. İlköğretim okullarında öğretmenlerin gözlemleri ve topladıkları bilgiler öğrencileri tanımada önemli bir kaynak oluştururken orta öğretim okullarında öğrenciler hakkındaki bilgilerin çoğu doğrudan doğruya öğrencilerin kendisinden toplanır. Orta öğretimde psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri genellikle bireysel yaklaşım biçimleriyle sunulmaktadır.

Psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinin ilköğretimle orta öğretim okulları arasında farklılaşabileceğini gösteren bu tür etmenler daha da çoğaltılabilir. Bunlar uygulama alanındaki uzmanlara bazı kolaylıklar sağlayabilir. Ancak, öğretim kademeleri için ayrılıklar incelenirken, eğitimde psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinin temelini oluşturan anlayış ve ilkelerin bir bütünlük gösterdiği, her zaman, ayrılıklardan daha çok bu bütünlüğün önemli olduğu hatırda tutulmalıdır.

 

 

4.       İŞLEVLERİNE GÖRE REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK

           

            Psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri ile ulaşılmak istenen amaç, daha öncede açıkladığımız gibi bireyin bir bütün olarak gelişmesine ve böylece kendini gerçekleştirmesine yardım etmektir. Bu amacın gerçekleştirilmesi için psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinin türlü işlevleri yerine getirmesi gerekmektedir. Ancak, bu işlevlerin neler olduğu üzerinde henüz tam bir anlaşma sağlandığı söylenemez. Psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinin işlevleri üzerinde değişik yazarlar değişik listeler önermektedir. Bunların birçok noktada binişiklikler gösterdiğinde bir gerçektir. Ancak, birbirinden farklı ola işlevlere göre bir sıralama yapıldığında, psikolojik danışma ve rehberliğin; uyum sağlayıcı, yöneltici (yönlendirici), ayarlayıcı, geliştirici, önleyici, tamamlayıcı (eksikleri giderici) işlevlerinden söz edilebileceği anlaşılmaktadır. Sırasıyla bu işlevlerden kısaca bahsedelim.

 

Uyum sağlayıcı: Anaokulundan üniversiteye her kademede öğrencilerin sıkıntıları ve karşılaştıkları problemlerden çözemedikleri bulunmaktadır. İşte bu problemli öğrencilere tedavi hizmeti vermek uyum sağlayıcı rehberliktir. Uyum problemleri olan öğrencileri çeşitli yöntemlerle ortaya çıkarmak ve çocuğun kendini problemini tanıyarak çözümüne yardımcı olmak söz konusudur.

a)      Yöneltici: Rehberlikte bireysel ayrılıklara yer verilir. Kabiliyet, ilgi ihtiyaçları tanınmaya çalışılır. Yetenek, ilgi ihtiyaçlarını ortaya çıkarmak bireysel farklar üzerinde durarak mesleğe yöneltmek yönetici rehberliktir.

b)      Ayarlayıcı: Rehberliğin diğer bir fonksiyonu da, gençliğin en iyi şekilde yetişmesini sağlamak için onların ilgi ihtiyaç ve kabiliyetlerine en uygun düşecek eğitim faaliyetlerinin müfredat programlarında yer almasında, program yapıcıları ve eğitim planlayıcılara yardım etmektir. Öğrencilerle yakın temaslar kurmuş olan, onların problemlerini, kabiliyetlerini, ihtiyaçlarını bildiği gibi mevcut imkanları ve toplumun isteklerini ve bu çevre içinde gençlerin karşılaşacakları problemleri de bilmektedir. Ferdi tanıma ve neticeyi takip servisleri yolu ile toplamış olduğu olguları, program yapımcılarının dikkatine ve hizmetine sunacaktır. Bu olgu ve bilgiler, programda yapılacak değişikliklerin dayanağı olacaktır. İşte Mc.Danie’in açıkladığı bu fonksiyonlardan rehberliğin ayarlayıcı ( adaptive) fonksiyonudur.

c)      Geliştirici: Kişinin azami derecede gelişebilmesini sağlayacak düşünce ve hareket tarzlarının okulda yerleştirmek ve aynı zamanda bu gelişmeyi engelliyecek faktörlerden sakınmak rehberliğin geliştirici (developmental) fonksiyonu olmaktadır.

d)      Önleyici: Gelişmeyi engelleyen faktörleri ortadan kaldırmak uyum ve davranış problemlerini önleme çabalarıdır (müfredat, programlar ile yakından ilgili)

e)      Tamamlayıcı: Bunların dışında çeşitli yöntem ve uygulamalarla öğrenciye yardım eder.[6]

Açıklanan bu işlevlerin birkaçını veya birini içeren bir psikolojik danışma ve rehberlik uygulaması düşünülemez. Öte yandan her psikolojik danışma ve rehberlik uygulaması bir ölçüde de olsa hem uyum sağlayıcı hem yöneltici hem geliştirici ve hem de önleyici vb. olmak durumundadır. Yani rehberlik ve psikolojik danışma uygulaması bu altı işlevi içinde bulundurmak zorundadır.

 

Özellikle eğitim kurumlarında amaca erişebilmesi için psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinin türlü işlevleri yerine getirecek bir şekilde sunulmasına önem verilmelidir. Öğrencinin tüm kapasitesiyle bir bütün olarak en uygun düzeyde gelişmesi ve kendini gerçekleştirmesi, ancak bu şekilde sağlanabilir. Genel ilkeler ve anlayışlar esas alınmak koşuluyla, bir ölçüde okullarda ve okul dışında kalan öteki bazı kurumlarda düzenlenecek psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinde yerine göre uyum sağlama, yöneltme yada tamamlayıcı işlevlere daha çok önem ve ağırlık verir. Ne var ki sadece bir tek işlev etrafında düzenlenmiş bir psikolojik danışma ve rehberlik uygulaması da herhalde düşünülmemelidir.[7]

 

5.       PROBLEM ALANLARINA GÖRE PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK

 

5.1.           MESLEKİ REHBERLİK:

Meslek: Bir kimsenin yaşamını sürdürmek, geçimini sağlamak için yaptığı sürekli bir iş olarak tanımlandığı gibi, “çeşitli kuruluşlardaki çeşitli iş ve konumlar grubu” olarak da tanımlanmaktadır.

Meslek rehberliği ise; yetenek ve  ilgilerine uygun bir meslek seçmesi benimsemesi, seçtiği mesleğe hazırlanması v o meslekte ilerlemesi için kişiye götürülen uzmanlık düzeyindeki düzenli ve sürekli hizmetler demektir.

            Meslek rehberlik hizmetlerinden sorumlu kişilerin birincil görevi, öğrencilerin mesleklerle ilgili bilgileri edinmelerine, bu bilgileri değerlendirmelerine ve belli bir meslek seçme konusunda karar vermelerine yardım etmektir.

 

5.1.1.     Mesleki Rehberlik Çalışmalarının Aşamaları

1-      Öğrencileri tanıma

2-      Mesleklerinin incelenmesi

3-      Bireylerin kişisel nitelikleriyle mesleklerin gerektirdiği özellikler arasında bağlantı kurma.[8]

Şimdi bu aşamaları kısaca açıklamak yerinde olur.

 5.1.1.1.          Öğrencileri tanımak

1. Ailenin ekonomik düzeyi çevrenin yada ülkenin genel ekonomik durumu, otomasyon ve       teknik gelişmeler, bunların toplumun insan gücü ihtiyacı üzerindeki etkileri vb.

2.  Mesleki girme olanakları, iş bulma olanakları, değişik eğitim ve yetişme fırsatları vb.

3.  Bireyin fiziksel özellikleri, cinsiyet, beden yapısı, görme ve işitme durumu vb.

4. Duyguları değerleri aile ile ilişkileri, bağlı olduğu arkadaş çevresinin beklentileri ve      baskıları, ailenin sosyal düzeyi, yakın ilişki kurulan öteki kişiler

5.  Bireyin ihtiyaçları, duyguları, tutumları, değerleri, ilgileri ve yetenekleri vb.

6.  Doğal afetler, işleri ve işyerlerini etkileyen beklenmedik olaylar, iç ve dış savaşlar vb.

 

Her yönden bireyin tanınması gereği bir ilke olarak akılda tutulmak kaydı ile, humphreys ve arkadaşlarının geliştirdiği bu liste sadece bir örnek olarak incelenebilir. Buna göre mesleki rehberlik hizmetlerinde bireyin meslek seçimine yardım ederken birey hakkında şu bilgilerin esas alınması gerekmektedir:

 

 

1-     Bireyin fiziksel özellikleri

2-     Kişisel nitelikler

3-     Genel ve özel zihinsel yetenekleri

4-     İlgileri

5-     Yeterlilikleri

6-     Okul ve okul dışı yaşantıları

7-     Aile statüsü ve aile özgeçmişi[9]

 

Bu sınıflama evrensellik taşımakla birlikte, mesleksel gelişim ve davranışların toplumlara yada kültürlere göre ayrılık gösterdiği de bilinmektedir.[10]

 

5.1.1.2.          Mesleklerin incelenmesi

Mesleklerin her biri öğrencilere aşağıdaki beş başlık altında tanıtılabilir[11].

1-     Konusu ve etki alanı

2-     Gerektirdiği yetenek ve ilgiler

3-     Eğitimi

4-     Çalışma koşulları

5-     İş olanakları ve sağladığı kazanç

 

5.1.1.3.          Bireyin Kişisel Nitelikleriyle Mesleklerin Gerektirdiği Özellikler Arasında Bağlantı kurma.

 

Kişisel nitelikler ile mesleklerin gerektirdiği özellikler arasında bir bağ kurma ve böylece bireye uygun olan meslekleri ortaya çıkarma doğrudan doğruya bir seçim yapma ve karar vermek sürecidir. Mesleki rehberlik içinde olsa seçim yapma ve karar alma hak ve sorumluluğunun bireye bırakılması gereği her zaman hatırda tutulmalıdır.[12]

  

5.2.           KİŞİSEL REHBERLİK

Kişisel psikolojik problemlerle ilgili rehberlik, yalnız bireyin kendini anlaması ve bulmasına yardım etmez. Özel yeteneklerin erken bulunup çıkartılmasını ve bu yeteneklerin gerektirdiği şekilde gelişmesine de yardım eder. Bu sebeple her öğrenci öğrenim seviyesinde öğrencilerin sosyal ve kişisel ihtiyaç ve problemlerini saptamak psikolojik danışma ve rehberlik yapacağı temel işlerden biridir. Öğrencilerin kişisel psikolojik problemlerini şu alanlarda toplamakta mümkündür.

1-     Beden ve sağlık ile ilgili problemler

2-     Başkalarıyla ilişki, boş zaman faaliyetleri gibi sosyal ilişki problemleri

3-     Marazi korkular ve endişeler

4-     Kendine güvenememek gibi heyecansal hayatla ilgili problemler

5-     Cinsiyet, aşk ve evlenmeyle ilgili problemler

6-     Parasal durumla ilgili problemler

7-     Ahlak kuralları din v idealler ile ilgili problemler[13]

Problemin asıl kaynağı ne olursa olsun her problem bir ölçüde kişiseldir.

            Kişisel problemlerin çözülmesinde bireylere yardımcı olmak için türlü psikolojik yardım türleri bulunabilir ancak kendin özgü kuralları içinde uzman kişiler tarafından bireylerle yüz yüze gelerek yapılacak bireysel yada grupla psikolojik danışma oturumları kişisel sorunların çözümünde en etkili yaklaşım biçimi olarak benimsenmelidir. [14]

  5.3.           EĞİTSEL REHBERLİK

Bireyin eğitim ve öğretim çalışmalarında karşılaştığı güçlüleri gidermek amacıyla yapılan etkinliklerin tümüne eğitsel rehberlik denir. Bu tür rehberlikte, yardım, bireyi daha çok derslerinde başarılı kılar.[15]

Eğitsel Rehberliğin tanımı: Kişinin yetenek ve ilgilerine uygun bir eğitim türünü seçmesi ve bu alanda başarılı olması, dolayısıyla kişiliğini geliştirmesi için, ona götürülen düzenli ve sürekli yardıma denir.[16]

Eğitsel rehberlikte ele alınabilecek konulardan bir kısmı şunlardır.

1-     Bireyin okuyacağı seçmeli derslerin seçimine yardım etmek.

2-     Okulda genel olarak kullanılabilecek okuma, not alma, özet çıkarma, sınava hazırlanma, öğretim çevresini düzenleme gibi verimli çalışma yollarını ve öğretilen çeşitli derslere ait çalışma tekniklerini öğretmek.

3-     Okunan herhangi bir konudaki öğrenme güçlüklerini gidermek.

4-     Okuldaki kitaplık, atölye, laboratuar gibi öğretim alanlarını tanıtmak ve buralarda çalışma tekniklerini öğretmek.

5-     Okulda kullanılan not sistemini disiplin kurallarını ders dışı etkinlikleri tanıtmak.

6-     Üstün ve çok geri yetenekte olan çocukları saptamak ve bunlar hakkında gerekli mevzuat hükümlerinin uygulanması için uygun önlemleri almak.

Yukarıda ele alınan rehberlik konularının okulda gereği gibi uygulanması, öğrencilerin okul başarısını çok yükseltecektir.

 

Eğitsel Rehberliğe ihtiyacı olanlarda görülen bazı sorunlar:

 

Eğitsel rehberliğe gereksinmesi olanlarda şu türden sorunlar görülebilir.

1-     Derse çalışmaları planlaştıramama

2-     Okuma yeteneğini geliştirememe

3-     Ders kitaplarındaki tartışma soruları ve sorunları çözememe

4-     Öğrendiklerini anımsayamama

5-     Dikkatini bir konu üzerinde toplayamama

6-     Not almaya da not tutma alışkanlığını kazanamama

7-     Sınavlara hazırlanamama

 Bu sorunların her birinin çeşitli nedenleri olabilir. Bir taraftan bu nedenler araştırılırken, diğer taraftan da öğrenciye bu konularda gereken bilgi, beceri ve alışkanlıkları kazandırmak için eğitim çalışmaları yaptırılabilir.[17]

 Çocuğun okul ve öğretim problemleri.

1- Aileden gelen sebepler

2- Çevreden gelen sebepler

3- Okuldan gelen sebepler

4- Öğrenciden gelen sebepler

 Çocuklara, okul çalışmalarında başarı sağlayabilmeleri için gerekli çalışma teknikleri öğretilmeli, uygulanmalı ve bu yolda alışkanlıklar kazandırılmalıdır. Bu durumda olanların yeteri derecede başarı sağlayabilmeleri için başarısızlık sebepleri incelenmeli bu yolda gerekli yardımda bulunulmalıdır. Bu konuda öğrenciyi başarıya ulaştıran;

 1- Ders ve konferans tekniği

2- Kitap seçme ve okuma tekniği,

3- Bir ders konusunu hazırlama tekniği

4- Özet çıkartma tekniği

5- Not alma tekniği

6- Her  türlü eğitim araçlarından yararlanma tekniği ayrı ayrı çocuklara öğretilmeli ve    alışkanlık sağlanmalıdır.[18]

 

KAYNAKLAR

 Bakırcıoğlu, Rasim.İlköğretim Ortaöğretim ve Yükseköğretimde Rehberlik ve Psikolojik

         Danışma. Ankara. Anı Yayınları; 2000

Binbaşıoğlu, Cavit. Rehberlik. Ankara. Binbaşıoğlu Yayınevi; 1986

Kepçeoğlu, Muharrem. Psikolojik Danışma ve Rehberlik. Ankara. Kadıoğlu Matbaası; 1992

Mertol, Şengül. Arsoy, Saniye . Ergin, Hatice. İstanbul Özen Fotokopi; 1993


[1] Kepçeoğlu, 1992, s. 50

[2] Bakırcıoğlu, 2000, ss.111-112-113-114

[3] Bakırcıoğlu, 200, ss. 114-114-116-117-118

[4] Kepçeoğlu, 1992, ss.51-52-53

[5] Kepçeoğlu, 1992, ss.53-54-55

[6] Mertol, Arsoy, Ergin, 1993,  ss. 53- 54

[7] Kepçeoğlu, 1992 s. 55

[8] Mertol, Arsoy, Ergin, 1993,  ss. 57

 [9] Kepçeoğlu,1992,  ss. 58-59-60

[10] Ülkü, 1976,  Özoğlu, 1982, Bakırcıoğlu 2000 ss. 71-72

[11] Kuzgun, 1981, Bakırcıoğlu, 1987

[12] Kepçeoğlu, 1992 . ss. 65-66

[13] Mertol, Arsoy, Ergin, 1993,  ss. 62-63

[14] Kepçeoğlu, 1992, s. 67

[15] Mertol, Arsoy, Ergin, 1993,  s. 66

[16] Bakırcıoğlu, 2000 s. 66

[17] Binbaşıoğlu, 2000 ss 35-36

[18] Mertol, Arsoy, Ergin, 1993,  s. 58